NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
حَدَّثَنَا
مُحَمَّدُ
بْنُ رَافِعٍ
النَّيْسَابُورِيُّ
حَدَّثَنَا
إِسْحَقُ
بْنُ سُلَيْمَانَ
الرَّازِيُّ
سَمِعْتُ
أَبَا جَعْفَرٍ
يَذْكُرُ
عَنْ
الرَّبِيعِ
بْنِ أَنَسٍ
عَنْ أُمِّ
سَلَمَةَ
زَوْجِ
النَّبِيِّ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
قَالَتْ قِرَاءَةُ
النَّبِيِّ
صَلَّى
اللَّهُ عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
بَلَى قَدْ
جَاءَتْكِ
آيَاتِي
فَكَذَبْتِ
بِهَا
وَاسْتَكْبَرْتِ
وَكُنْتِ
مِنْ
الْكَافِرِينَ
قَالَ
أَبُو دَاوُد
هَذَا
مُرْسَلٌ
الرَّبِيعُ
لَمْ
يُدْرِكْ
أُمَّ سَلَمَةَ
Nebi (s.a.v)'in hanımı
Ümmü Seleme, Nebi (s.a.v)'in
(Evet ya, sana ayetlerim
geldi de sen onları yalanladın, büyüklük tasladın ve inkarcılardan oldun"
[Zümer 59] mealindeki ayeti) ... (şeklinde) okuduğunu söylemiştir.
Ebu Davud dedi ki: Bu
(hadis) mürseldir. (Çünkü) er-Râbî (b. Enes) Ümmü Seleme'ye yetişememiştir.
İzah:
Müfessirlerin
açıklamasına göre, bu ayetin baş ta
rafında bulunan "bela" kelimesi, bu ayetten iki ayet önce
bulunan, 'Allahu Teala, eğer, beni hidayette kılmış olsaydı elbette ben de
müttakilerden olurdum. "[Zümer 57] ayetindeki "ley-"
kelimesinden doğan olumsuzluğu red için gelmiştir. Bilindiği gibi olumsuzluğun
reddi "belâ" kelimesiyle olur.
Bir başka ifadeyle,
kıyamet gününde günahkar nefsin içinde bulunduğu durumu, Allah'ın kendisini
hidayette kılınmasına bağlamaya kalkışması bu "Belâ" kelimesiyle
reddedilmiştir. Kelimesinin sonuna gelen "kef" harfi ile bundan sonra
gelen kelimelerinin sonlarında ki "te" zamirlerinin bu hadis-i
şerifte ifade edildiği gibi kesra ile okunmaları bu zamirlerin Zümer suresinin
56. ayetinde geçen "nefs" kelimesine döndüklerini kabul eden
kimselerin görüşüne göredir. Çünkü "Nefs" kelimesi lafzen müennesi
semaidir. Burada "Nefs" kelimesiyle günahkar şahsın kastedildiğini
söyleyenlere göre ise, bu zamirlerin mercileri şahıs olması itibariyle
müzekker ve fethalıdır. İbn Ya'mer ile el-Hocendî, Ebû Hayve, ez-Zaferânî, İbn
Miksem, Mes'ud b. Salih, Şafiî, Yahya ibn Kesîr bu zamirlerin merciinin nefs
kelimesi olduğu noktasından hareket ederek onları esreli okumuşlardır. Hz. Ebu
Bekir'le kızı Hz. Aişe'nin ve Hz. Ümmü Seleme'nin kıraatları da böyledir.
Beydâvi'nin
açıklamasına göre İmam Asım, bu zamirlerin müzekker olduklarını kabul ederek
onları fethalı okumuştur. Hasen, A'meş ve A'rac da kelimesini elifsiz
olarak şeklinde okumuşlardır.
Her ne kadar bu hadis-i
şerif muttasıl bir senetle rivayet edilmişse de aslında mürseldir. Çünkü
er-Râbî Hz. ümmü Seleme'yi görüp ondan hadis almamıştır. Zira Ümmü Seleme
hicretin 59. senesinde, er-Rabî ise 139. senesinde vefat etmiştir. Nitekim
Münziri de bu hadisin mürsel olduğunu söylemiştir.